16-7-2015-Levent SEKBAN
CEVHER HATUN UN BASTONU ve
İYİ BAYRAMLAR TÜRKİYE
Bugünlerde ,
Karadeniz Yaylalarından geçen Yeşil yol Projesine karşı dimdik ayakta duran Bastonlu Rabia Ana (Havva Nine) den bahsediliyor.Ben de buradan yola çıkarak dayanamadım ve şimdi sizlere yaşanmış ve yıllardan yıllara bizlere anlatılmış gerçek bir hikayeyi dilimin döndüğünce anlatmak istedim.
Havva Ninelerin öncüsü CEVHER HATUN lardır.
Babaannem rahmetli CEVHER NİNE anısına biraz katkıda bulunmak istiyorum.
Biraz da kendimden birşeyler katacağım tabii ki
Profesyonel yazar olmadığım için sürç-i lisan edersek affola.
Gençlerin de örnek alması umudu ile ve Havva ninelerin Cevher Hatunların hiç bitmemesi dileğiyle hatta daha başka ninelerimizin hikayelerinin yazılması isteği ile yazıma başlıyorum.
Yıllardan 1958 olsa gerek.
Yer ,Trabzon un Sürmene İlçesi Merkez.
Hikaye nin başkahramanı Cevher Sekban.
Nam-ı diğer Cevher Hatun veya Hükümet Kadın.
Hiç sesini duymadığım,nasihatlerini dinlemediğim, ama başta rahmetli Babam Turgut Seymen Sekban dan olmak üzere ,çok örnek ve yaşanmış hikayesini dinlediğim,
Hanım Ağa -Cevher Hatun (1894-1964) en azından sülalemizin yerel tarihine geçmiştir.
Ama eminim ki o zamanlardaki iletişim imkanları bugün de olsaydı,hangi tarihe geçerdi bilmem.J
Babaaannemiz Cevher Hatun,Sürmene nin 500 yıldır (Fatih in yeniçeri komutanı ve kızkardeşinin eşi 18.kuşaktan dedemiz Sekbanbaşı Çavuş Mehmet Ağa nın 1464 de Sürmene ye gelişinden beri )
aynı topraklarda oturan ileri gelen sülalesi
Sekban-Seymen sülalesinden ,rahmetli Derviş oğlu Arif Ağa nın kızıydı.
Sürmene sahilinde oturanlar 1934 ten sonra Sekban ve Seymen soyadlarını almıştı.
Sürmene nin 2.Belediye başkanı Rahmetli Seymen Ağa ,nın oğlu Ahmet Ağa ile genç yaşta evlenmiş.
5 çocukları olmuş 2 si ölmüş en son tekne kazıntısı,şimdi rahmetli Babam dan sonra hayattaki 3 çocuğu ve torunlarıyla küçük sahil kasabasında ,kendine göre büyük bir hayat sürerdi.
Eşini 5 sene önce kaybetmişti.(Ahmet Sekban
(1891-1953)
Rus işgali görmüş,ama topraklarını terketmemiş eski Tımar ağası bir sülalenin deli dolu kızıydı.
2 kız kardeş, 1 erkek kardeşin en büyüğü idi.
Rus İşgali,1.ve 2. Dünya savaşlarının zorluklarını yaşamış bir toplumun bireyi idi.Padişahlığı ,Cumhuriyet dönemini, işgali yaşamıştı.Bununla beraber hayatı boyunca pek zorluk yaşamamış, kendisi de zaten bolluk içinde yaşadıkları için hep Allah a şükredermiş ,lakin zorluk yaşayanlara hep yardım elini uzatmıştı. Belki de olmayan devlet otoritesinin, halkın içindeki yansıması idi.
Eşi Ahmet Ağa nın, Kafkas ve Doğu cephesinden dönmesini dörtgözle beklemiş,Ruslar Sürmene ye gelince Kafkas cephesinden izne gelen kocasını bir daha savaşa göndermemişti.
Zaten Ruslar da Sürmene sahilinde güçlü ailelere pek bir şey yapamamışlar.
Dedelerimiz Trabzon bölgesindeki Rum çetelerine karşı Osmanlı dan kalan topraklarını,ailelerini korumuşlar,milis kuvvetlerde yer almışlardı.Ahmet Ağa Dedemiz Kafkas cephesinden sonra ,Kurtuluş savaşına katılamadığına hayıflanırmış ama Cevher Hatun da, O nu Sürmene yi ,sülalenizi topraklarınızı korudunuz ya diye teselli edermiş.Ne de olsa bu topraklar 500 yıldır onlarındı.
Cevher Hatun ,
Küçük yaşlardan itibaren silah kullanmayı,ata binmeyi ,yüzmeyi, erkek işlerini öğrendi.Kız ve erkek kardeşlerinin en büyüğü idi.
Kuymak hariç pek yemek ve ev işi yapmayı bilmezdi.
Ama ağa kızı olduğu için yedirmeyi pek severdi,iş yaptırmayı da çok iyi bilirdi.
O zamanlar Ağa evlerinin kapısı açık olur 24 saat kazan kaynar, gelen giden yerdi.
Doğu Karadeniz de de fakirlik ve kıtlık vardı ama kimse aç kalmazdı,toprak ve hayvancılık herkese yeterdi.Yaz geldi mi, 2-3 ay hayvanlarla yaylalara çıkılırdı.
Yaş ı 64 tü,Kocası Ahmet Ağa öleli 5 yıl olmuştu.Varı yoğu çocuklarının ve torunlarının geleceği idi.Çocuklarını torunlarını hep devlet kapısında yönetici görmek isterdi.
Sürmene de kayınpederi Seymen Ağa dan kalan konağın altındaki ahırda hayvanları vardı.
Her Sabah o yılların Sürmene ‘ sinde inekleri salar,onlar da sabahtan akşama kadar otlar akşam olunca da eve dönerlerdi.
Bizim Cevher Hatun da gücü elverdiğince çarşı Pazar memur ,esnaf dolaşır herkesle o meşhur sohbetlerini ederdi.
Sürmene de Çarşı mahallesinden Çamlıca ya sahil kesimi sülalemizin oturduğu mevkilerdi.
Hükümet konağı, Kaymakamlık ve Belediye , ve Cevher Hatun un evi, Çamlıca mahallesinde ve birbirine çok yakındı.
Cevher Nine o zamana göre yaşlı sayılırdı ve sözü geçen lider bir kadındı.
Bazen kahvelerde de oturur,erkeklerle onlardan daha erkekçe sohbet ederdi.
-Bi sigara ver bakaym ,diye lafa girer,
2-3 duman tellendirdikten sonra o telveli kahvesini de içer sonra başlardı anlatmaya.
Bastonla dolaşırdı.Baston onun otoritesinin simgesi idi.
Meşhur bastonunu çok amaçlı kullanırdı.
Hem otorite sağlamak , hem dayanak olarak , hatta yeri geldiğinde silah olarak kullanmaktan çekinmezdi.
Ona en yakın eşyasıydı o meşe ağacından cilalı bastonu ayrı bir severdi.Duygusal bir bağ vardı aralarında.
Devlete , nizama ve otoriteye çok saygılı idi.Hatta otoriteye aşkla bağlıydı.
Belki de okusa idi , TC nin ilk kadın valisi veya bakanı olurdu.Her zaman haktan yanaydı.
Belki de O bastonu hakkın savunucusu asa olarak görüyordu , kimbilir?
Kaymakamlık ve hükümet binasında , Belediye başkanından , kaymakamından tut da çaycısına kadar herkes tarafından sayılır ve sevilirdi.
Neyse uzatmayalım ; Sürmene Kaymakam ı değişmiş yeni gelen genç kaymakam,ilçeye geleli 1 ay olmuştu.Yıllardan 1958 di.
İlk haftadan sonra Cevher Nine yeni Kaymamakamı makamında ziyaret etmiş,kahvesini içmiş ve hayırlı olsun demişti.
1.ay dolmuş Genç kaymakam yeni görev yerine alışmaya ahaliyi tanımaya çalışıyordu.
O sabah CEVHER Nine ye ineklerinden birisinin kaybolduğunu tüm gece gelmediğini söylediler.
-Cevher Sekban:E gız sabah mı söylenu bu?
-Ama, Cevher anne gece gezmeğe gitmiş idun Nerede olduğunu bilemeduk.Haber Veremeduk.
(Eskiden sülalenin kadınları gece gezmesine birbirlerine giderlerdi. en büyük eğlence sohbet muhabbetti.Karadeniz Fıkraları boşuna yazılmadı.Şimdi de bu adet devam eder.Kadınlar biz de gece de gezer.) –
CS:Niye bulmadunuz?
-Çok aradık bulamaduk.
CS:Oovvv fışki aradunuz ..İş başa düştü yine..
Cevher hatun o sabah kalkar, meşhur bastonu ile doğru Kaymakamlığa gider, bir ineğinin kaybolduğunu, dün gece gelmediğini,kayıp olduğunu bu sabah öğrendiğini ,
henüz aramaya başlamadığını, ama öncelikle bu bilgiyi devletin mülki amirine iletmeyi istediğini söyler.
Memurlar da kaydı alırlar.Kaymakamla da görüşmek istediğini söyler.İletirler .
Kaymakama durumu anlatmışlardır.5-10 Dakika sonra Cevher Nine odaya alınır.
-Genç Kaymakam Cevher Hatun odaya girer girmez gürler:
-İneğinin yaptıklarını anlatmaya mı geldin?
Bir ineğe sahip çıkamamışsın.Bir de kayboldu diye şikayet etmeye utanmıyor musun?
-Cevher Nine şaşırır:Kısa bir süre afalladıktan sonra toparlanır. Bastonuna yaslanıp , hemen oradaki sandalyeye ilişir.
– Uşuğum buyur etmek yok mi?Ne yapmış benim Haskız? (ineğin ismiJ) Anlat bakaym.
-Kaymakam:Birazda şaşırarak,Bilmemezlikten gelme.Hayvanı otlatacak başka yer bulamadın mı? Kaymakamlık bahçesine girmiş,ekinleri yemiş,devlet arazisine izinsiz girmek ve devlet malına zarar vermekten 3 gün katıksız hapis cezası yedi. İneğini 3 gün sonra alırsın.O yedikleri ona değil 3 gün, 1 hafta yeter.Bir de sahibi olarak para cezası ödeyeceksin.
– Cevher Hatun : Kendinden beklenmeyen sakinlikle:
-Evladum ,Yanliş konuşiyusun.Devlet seni yetiştirmiş buraya kaymakam yapmış,adaleti düzeni koru diye buraya göndermiş.
Ama sorayrum sağa, sen niye devletunun arazisini bir inekten bile koruyamadun?Sonra da akılsuz bi canliya eziyet ediyusun.Yemiş de ne olmuş, ha biz yemuşuz ha o yemuş,ekin yeniden çıkar.
-Kaymakam: Bak nasıl da ortaya çıktı? Bahçende ot mu yok.Sana mı soracağım? Kanunları uygularken.
-Cevher Hatun da LSes yükselmeye başlar)
-Kaymakam bey,ben sağa nasıl güveneyim ,bizi hırsızdan eşkıya dan nasi koruyacasunuz?Bir inecuğa mi gücünüz yetiyii.
Hiç olmazsa oradaki ekinleri yiyup da gaçmadi,
Sen çalup da, burnunun dibunda gezenlere bak.
Öyle kanun olmaz tanimayruum.bi dinle!!!
-Kaymakam:Kanunları benden iyi mi bileceksin,Doğru konuş, seni de atarım içeri.
-CH:Biraz daha ciddi ve sert bir tonla-
-Nenesi yaşunda gaduna, böyle konuşulmaz uşuğum,
Önce adam olcasuun.İnecuk ta gram akıl yok,kanunlar oğa geçmez,onu hapsedemezsun yazık hayvana .Onu çıkar beni goy godese.
-Kaymakam:İkiniz de kalın da içeride görün gününüzü.
Devlet benim,kanun da benim, ben ne dersem o olur.
-Cevher Hatun Bastonuna dayanarak birden şimşek gibi ayağa kalkar.Bel Ağrılarını unutmuştur sanki.
Biraz sonra, kalkma sırasının bastona geldiğini bilmektedir.
Cevher Hatun u tanıyanlar,bastonu kaldırdığı zaman ineceğini bilirdi de,karşısındaki genç adam bunu yeni öğrenecekti. J
Meşe ağacından, emektar cilalı baston ,kalkıp 3 kez sallandıktan sonra Cevher Nine son uyarıyı yaptı.
-CH:Devlet sensan ben da ahaliyum ,Hakkımıza düşen cezamız neyse veruruuuz!!!Yalnız Haskız ı şimdi çıkaracasuuuunn!!!
– Kaymakam:Sen bana karşımı geliyorsun diyerek,
sesini daha da yükseltip, bastonu almaya kalkar.
– Cevher Hatun un son sözü :
-“Hiç olmazsa hapis yattuğuma deysun “olur,
Çünkü bastonu hem en iyi dostu, hem de namusudur.
O zorla alınmazdı.
Cevher Hatun a göre, devlet otoritesini temsil edenlerin saygısızlığa ve haksızlığa hakkı yoktu.
Özellikle sevgisizliğe hiç mi hiç hakkı yoktu.
Devletin yöneticisi önce halkını ,yaptığı görevi sevmeliydi.
Saygı göstermeliydi.Makamı gereği de kimseyi hakir görmemeli idi.
O bastonu ,hem elinden zorla alınmaya çalışıldığı için hem de kendi çocuklarını, torunlarını terbiye etmek için bir ders verir gibi şimşek hızıyla indirmişti.
Meşe ağacından cilalı baston,hayatı boyunca gerektiğinde destek,gerektiğinde terbiye veya uyarı vermek için zaten kullanılmıştı.
Kaymakam ın ,baş boyun ve omuz bölgesine 3 kere indi Cevher Hatun un bastonu.
Bir ananın çocuğunu terbiye etme yöntemi idi belki de.
İlk darbenin yani bastonun ilk olarak mülki amirin başına inmesi , aklını başına al demek ti.Ben herşeyden önce anayım nineyim ,saygılı ol demekti.
2. darbenin boynuna gelmesi boynunu çevir şöyle bir bak Halkını dinle ondan sonra hüküm ver demekti.
Son darbenin omuza gelmesi de omzunu silkin şöyle bir kendine gel sağa sola sallan evladım,omzundaki yüke göre ,sorumluluğuna göre hareket et anlamınaydı.
Tabii ki Cevher Hatun un Bastonunun ,terbiye amaçlı daha uzun görev aldığı olaylar da olmuştu.
Ama bu kadar yeterdi.Karşısındaki devletin kaymakamı idi.Cevher Hatun da, Kaymakam da bu topraklara nasıl torunlar çocuklar yetiştirecekti,adama hesap sorarlardı.Birbirlerine düşman olmamaları gerekiyordu.
Sonunda bağrışmaları duyan memurlar yetiştiler.
Bastonu Cevher Hatun un elinden alamadılar ama,Kaymakam ı zor kurtardılar.
Kaymakam Bey şoktadır.Hiç bir şey diyemez.
Mesajı almıştır.Memurlar hem Cevher Hatun u hem Kaymakam ı sakinleştirmeye çalışırlar.Bu arada herhalde bazı eski memurlar, Kaymakam Bey e durumu daha sakinleşince anlatırlar.Ne anlattıkları da ayrı bir yazı konusu olacağı için burada yazmıyorum.
Aradan biraz zaman geçer öğleden sonra Haskız serbest bırakılır.
Cevher Hatun para cezasını öder.Başka cezam var mı diye sorar ?
Kaymakam olaydan çok etkilenmiştir.
İstese Cevher Hatun u hapse attırabilir, makamında saldırıdan, çok ağır ceza da aldırabilirdi.Ama o da iyi bir eğitim görmüş ana-baba evladı olarak,
o bastonun ne anlama geldiğini ,neden önce başına sonra boynuna ve omuzuna ve hiç de şiddetli olmayan bir şekilde indiğini çok iyi anlamış olsa gerek ki ,
Cevher Hatun dan hem şikayetçi olmadı ,hem de onu görev yaptığı süre içerisinde Sürmene de ki anası gibi bildi.Her zaman sevgi ve saygı gösterdi.Çünkü unuttuğu terbiyesini birileri ona hatırlatmıştı.Hem de Baston laJ
Cevher Nine de bu olayın tabii ki etkisinde kaldı,
Ama onun mücadelesi de ,hak mücadelesi idi.Bu devlete bu topraklara evlat ve torun yetiştiriyordu.Kendisi gibi bu topraklara insan yetiştiren nice ana baba vardı. Rahmetli Kayın Pederi Seymen Ağa Sürmene Rüştiye sini açmıştı.Rahmetli Kocası Ahmet Ağa bu Rüştiye den 1905 te mezun olan 5 kişiden biriydi.Sonraları savaş zamanı kapanmış olmasına rağmen evlatlarının eğitimine çok büyük önem verdiler.
Oğulları Rahmetli amcam Sefer ve babam Turgut Seymen de o yıllarda sadece 35 yaşında olan genç devletimizin memurları idi.Cevher Hatun,titizlenerek yetiştirdiği evlatlarının birini Bankacı birini öğretmen yapmıştı.
Kızı rahmetli halam Hayriye de herşeyi bilen olarak ve iyi bir terzi olarak yetişmişti.Torunlar da ya bankacı ,ya doktor,ya mühendis ya da öğretmen yetişecekti.
Devletimizin memurları ,mülki ve idare amirleri de tabii ki terbiyelerini ,önce ailelerinden sonra da Büyük Türkiye ailesinden yani Türk halkından alacaklardı.
Bu devleti yönetenler terbiyesizlik yaparsa,buna ses çıkarmamayı evlatlarına torunlarına nasıl anlatacaktı,Cevher HATUN.
Bir yandan verdiği tepkinin doğruluğuna inanıyor,
bir yandan da Kaymakam a makamında yaptığı saldırının yanlışlığını düşünüyordu.
Cevher Hatun hayatta çok ender yaşadığı çelişkilerin birini yaşıyordu.
Çok hayran olduğu Devletinin kaymakamlık müessesine hem de makamında yapmış olduğu hareketi ,hem kendine hem Devletine yakıştıramıyordu.
Ama genç Kaymakam ın , olaydan sonraki tutumu ve saygısı ona,bu büyük ve yaman çelişkiyi unutturdu.
Devletimizin 1958 de ki genç Kaymakamı ,bu olayı bir ana ile oğulun arasındaki bir olaymış gibi görerek ve Cevher Hatun a da bunu hissettirerek,iki aile arasında devlet ile millet arasındaki bağları daha da güçlendirmiş oldu.
Kıssadan Hisse;
Meclis teki seçilmiş bireyler ve Devlet kadrolarındaki bürokratlara ve yöneticilerine sesleniyorum.
Atanmış veya seçilmiş yöneticiler ne olursanız olun farketmez.
Aslolan insandır,canlıdır ,haktır.Kanun,
Hakka, insanın, canlının,doğanın yaşamasına uygunsa kanundur.
Hiçbir şey hiçbir çıkar ,
Haktan ve İnsan ,doğadan canlılardan üstün olamaz.Lütfen bu kriterlere göre kanun çıkarın ve bu kritere uygun olmayan kanunları kaldırın.
İnsan olmazsa olmaz,doğamız hayvanlarımızın yaşama şansı olmazsa ,olmaz.Bu topraklara daha nice evlatlar yetişecektir.Kendinizi olduğu gibi onları da düşünün.
60 Yıl evvel olduğu gibi CEVHER HATUN un BASTON u yiyenlerin ve bunu terbiye uygulaması olarak gören devlet yöneticilerinin davrandığı gibi davranın.
Bugünler de Havva Nine nin taşını ve lafını yediniz.Ona göre hareket edin,mesajı alın, saygılı ,saygın ,sevgili ,sevilen ve alçakgönüllü olun,gönlümüzün efendisi olun.Ahlaklı,adaletli,aşk dolu olun ,akılla,asaletle ailenize Türkiye Ailesine sahip çıkın.
Tüm Türk ve İslam aleminin hatta tüm insanlığın Ramazan Bayramını Kutluyorum.Hepinize Mutlu Bayramlar Ailem ve Dostlarım.
Başta ,yazıda adı geçen ve olaylar hasebi ile hatırladığımız,Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ümüz ve silah arkadaşları,gazilerimiz şehitlerimiz,Babaannem Cevher Hatun ve Anneannem Saadet Hanım, Babam Turgut Seymen,Amcam Sefer Sekban,Halam Hayriye Kulaç ,Dedem Ahmet Sekban, diğer Dedem Nezir Ersoy ,Eşimin Babaannesi Hayriye Çetin,büyük dedelerim Seymen Ağa ve Arif Ağa olmak üzere tüm aile büyüklerimize Allah tan rahmet diliyorum,nur içinde yatın.
Tüm hayattaki, annelerimiz babalarımız ninelerimiz dedelerimiz,Sağlıklı,huzurlu ve mutlu kalın.
LevenT SEKBAN
“Türkiye Sevdalısı”
Leventsekban.com
Leventsekban.kim
17 Temmuz 2015 at 00:02
Mükemmel bir hikaye olmuş
Karadeniz kadınlarının ruhunda var galiba otoriter olmak
Havva teyzenin dediği gibi
“Ben halkım, ben devletim” demeyi herkes öğrense sorun lar bitecek gibi
Hayırlı bayramlar diliyorum